Axis Communications'da APAC Relationship Manager olarak görev yapan Anand Chandrashekara, Asya-Pasifik'in veri merkezi büyümesi için verimli bir zemin olduğunu, ancak zorlukların da yok olmadığını savunuyor.
APAC bölgesi, hızlandırılmış dijitalleşmenin inşasında olduğu gibi, zemin katta yer almak isteyenler için parlayan bir yatırım fırsatını temsil ediyor. Küresel Güney, 5G dağıtımları, akıllı şehir projeleri, tıbbi gelişmeler, yapay zekaya artan bağımlılık ve genel nüfus bilişiminin yükselişi gibi yeni teknolojilerin bir araya geldiği bir potadır. Tüm bunlar, bölgeyi bulut hizmetleri ve veri merkezlerine yönelik artan bir ihtiyaç sunan önemli bir büyüme pazarı haline getiriyor. APAC büyük ilerlemeler kaydetmeye hazırlanıyor, ancak operatörlerin bu ilerlemeyi sağlamaları için bölgenin zorlukları da yok değil.
Enerji arzı ve talebi
Enerji kullanılabilirliği, dünya çapında veri merkezlerinin genişlemesinin önünde bir engel olmaya devam etmektedir. Veri merkezi operatörleri, talepteki istikrarlı büyümenin ve her şeyden önce mevcut sağlam arzı önceliklendirme ihtiyacının farkındadır. İlginç bir şekilde APAC bölgesi arz artışında dünya lideri konumundadır: 2018 ve 2023 yılları arasında APAC'taki veri merkezi canlı arzının yıllık bileşik büyüme oranı %19,1 iken, bu oran Amerika kıtasında %16,7 ve EMEA'da %13,6'dır[1]. Ancak APAC bölgesindeki genişleme arzusunun seviyesi henüz enerji altyapısının büyüme hızıyla eşleşmiyor.
Arz hacmini ve güvenilirliğini artırmak için, ekonomik eşitsizlikle karşı karşıya olan gelişmekte olan ülkelerin veri merkezi operatörlerinin yatırımına ve taahhüdüne ihtiyacı vardır. Buna karşılık, operatörler tutarlı bir enerji kaynağına ve gerektiğinde genişlemek için ek kapasiteye ihtiyaç duyarlar. Şebekeler sağlamlaşıyor ve güneş enerjisi giderek büyüyor, ancak her ikisi de para, zaman ve fiziksel alan gerektiriyor. Bazı APAC ülkeleri sınırlarına ulaşmış bile olabilir: Singapur'un Temmuz 2023 itibariyle sunabileceği sadece 4 MW'lık kapasitesi ve dünyadaki en yüksek enerji kiralama ücretleri vardı[2].
Arazi ve inşaat maliyeti hususları
Yenilikçi teknolojilerin artan kullanımı heyecan verici bir ortam yaratmıştır, ancak sınırlı kapasite sorunu, arazi ve inşaat maliyetleri sorunuyla eşittir. Veri merkezlerini daha kırsal yerlere taşımak bariz bir yanıt olabilir, ancak uygun güce sahip arazi azdır. Dahası, hammadde, nakliye fiyatları ve enerji tedarik ücretleri dünya genelinde tüm zamanların en yüksek seviyelerinde seyretmeye devam ediyor ve inşaat maliyetleri de buna paralel olarak keskin bir şekilde arttı.
Bazı veri merkezi işletmeleri, pazarda bir düzeltme gerçekleşene kadar yeni yerlere yatırım yapmayı beklemekte, bunun yerine mevcut operasyonlarını genişletmeyi tercih etmektedir. Bu, APAC'ın veri merkezi büyümesinin durduğu anlamına gelmiyor. Çin, Avustralya, Hindistan ve Japonya dünya sıralamasında hızla yükselmektedir. Ancak, özellikle son yarım on yılda bölgede yürürlüğe giren veri koruma ve veri egemenliği mevzuatının hacmi ve halen yürürlüğe girecek olan yasalar göz önüne alındığında, operasyonlar sadece teknolojide en ileri ülkelerle sınırlandırılamaz.
Kültür ve karakter farklılıkları
APAC, aralarında pek az ortak nokta bulunan geniş bir ulus yelpazesini temsil eder ve Hindistan gibi bölgelerde, ulusal sınırlar içinde bile büyük kültürel ve ekonomik farklılıklar barındırır. Verilere olan talep dengesizdir ve orantısız servet dağılımı nedeniyle çarpıktır; dil ve siyasi güven farklılıkları uyumlu kalkınmayı geciktiren engeller yaratabilir; bölgenin potansiyel olarak istikrarsız bölgeleri belirsizlik, karmaşıklık ve muğlaklık yaratarak yatırım hevesini engelleyebilir.
Bu, büyük ölçekli veri merkezi geliştirme için geçerli olduğu gibi zincirin aşağısı için de geçerlidir. Düşük gelirli ülkelerdeki veri merkezleri tarafından kullanılan teknoloji ve bu teknolojinin performanstan ziyade fiyata dayalı olarak seçilmesine ilişkin endişeler giderek artıyor. Veri merkezleri dibe doğru bir yarışın parçası olamaz, çünkü veri ihlallerinin veya kullanılamamasının potansiyel etkisi çok büyüktür. Operatörler, maliyeti ne olursa olsun veri merkezi genelinde güvenilirliği ve siber güvenliği ön planda tutan donanımlar seçmelidir.
Kanıtlanmış teknolojiyle çalışma
Temel maliyet/fayda analizi, güç ve bant genişliğinin genellikle zor olan sınırlarını zorlamaya hevesli veri merkezleri için yeterli değildir. Gerçeği aramalılar. Konsept kanıtı - gerçek, somut kanıt - ürün seçiminin hayati bir bileşeni olarak görülmelidir. İster doğru metrikler içeren veri sayfalarından gelsin, isterse de kapsamlı bir birinci elden test programından, hem tedarikçilerin veri merkezi operatörlerine ihtiyaçlarını açıkça karşılayan teknolojiler sunması, hem de operatörlerin bu temele dayanarak tedarikçilerini seçmesi gerekmektedir.
Mevzuata uyumun ve müşteri verilerini güvende tutan sağlam bir dijital mimarinin önemi göz önüne alındığında, güvenlik birincil faktördür. Siber güvenlik ortamı sürekli değişirken, yalnızca yükseltmeler, güncellemeler ve testler yoluyla savunmalarını sürekli olarak güçlendiren cihazlar yeterli olacaktır - ve satıcılar şifreli iletişimleri ve güvenli, imzalı ürün yazılımlarını benimseyerek güvenlik öncelikli bir yaklaşım sergilemelidir.
APAC'ın devam eden büyümesi yatırım, azim ve risk yönetimine temkinli bir yaklaşım gerektirmektedir. Bulmacanın pek çok parçası ulusal hükümetlerin elindedir ve ancak zaman, yatırım ve önemli kamu ve özel sektör baskısı ile çözülebilecektir. Ancak operatörler amaca uygun teknoloji kullanırsa risk faktörünün büyük bir kısmı azaltılabilir. Daha akıllı, daha güvenli bir dünya, varsayılan olarak güvenli olan ve sadece iddia ettiği gibi değil, olması gerektiği gibi çalışan donanımlar üzerine inşa edilmiştir.
[1] https://www.datacenterdynamics.com/en/news/apac-markets-experienced-largest-data-center-growth-between-2018-2023-dc-byte/
[2] https://www.cbre.com/insights/reports/global-data-center-trends-2023